19 Mart 2012 Pazartesi

Hellimsiz Makarna..

Bu sene sanki son derece normal şartlar altında, son derece normal koşullarda devam eden bir sezonmuş gibi oturup berabere kalınan bir maç sonrasında teknik, taktik, kadro filan tartışıyoruz. Bu tartışmayı bir yerde anlıyorum, yaşadığımız bunca şeyden sonra taraftar bir zafer istiyor. Bunca çilenin sonunda güzel bir "olay" Diğer yandan bunca yaşananın unutulup da son derece normal bir zamandan geçiyormuş gibi Aykut hocayı tartışmak, ayıbın, saygısızlığın büyüğü.

Geçen sene takımın aksayan yerleri belliydi. Neticede orta sahanın göbeği yeteri kadar verimli değildi, genel olarak kanatlarda, özel olarak sol kanatta bir problem olduğu gözüküyordu.

Takımın en iyi yeri defans göbeğindeki "Lugano - Yobo" ikilisyken, en büyük boşluk da Niang'ın olmadığı maçlarda forvette gözüküyordu. Dolayısıyla sezon sonunda takviye edilecek yerler mümkünse sol bek, orta sahanın göbeği ve Niang'a bir yedek olacaktı.

Neden? Çünkü Fenerbahçe'nin ortasahasının göbeği biraz fazla yumuşaktı, Emre'nin oynamadığı maçlarda, orta sahadan ileri uca top taşımakta zorluk çekiliyordu, Baroni - Selçuk hattının oyun kurma becerisi yeterli değildi. Andre Santos çok yetenekli bir oyuncu olsa da arkası sürekli boş kalıyordu, bu alandaki boşluğu da rakip takımlar değerlendiriyordu.

Dahası, Niang sakatlandığında forvette Guiza oynayınca gol bulmakta takım daha da zorlanıyordu. İki sezondur kapalı defanslara karşı baskı kurarak oyunu açacak, kanatlara top taşıyabilecek, top karşı takımdayken de topu kazanarak yeniden oyuna sokabilecek oyunculara ihtiyacımız var.

Yani sezon başında Fenerbahçe'nin transfer listesinde ortasahanın göbeğine bir yabancı oyuncu, kronik sakatlıkları nedeniyle Emre'ye bir alternatif, Niang'a güçlü bir yedek, defansın göbeğine her tür duruma karşı bir alternatif ve eğer mümkünse daha iyi bir sol bek transferi vardı.

Nitekim Gökhan İnler, Selçuk İnan, Diarra, Serdar Kesimal, Emenike transfer hareketleri de bu alana yönelmişti. Sezer Öztürk ve Orhan Sam transferleri ise kulübeyi zenginleştirmek yönünde atılmış adımlardı.

Peki ne oldu? 3 Temmuz operasyonu oldu. Sonra bir de 24 Ağustos darbesi geldi.

Takımın en güçlü iki mevkisi dağıldı. Niang gitti, Lugano gitti, onların açtığı boşluk için elimizde kim vardı? Serdar Kesimal, Bilica, Bekir, Bienvenu.

Bu sezonun kazancı Stoch ise, kaybı da Milli Takım'da hatalı bir tedavi gören, iyileşmesi ve adaptasyon dönemi gittikçe uzayan Gökhan Gönül ile yine bir türlü toparlanamayan Mehmet Topuz dur.

Yani Fenerbahçe bu sezona geçen sezondan çok daha güçsüz bir kadroyla başladı. Geçen sezonun eksikliklerinin üstüne yeni eksiklik alanları ortaya çıktı.

Üstelik Fenerbahçe ekonomik olarak da büyük bir darbe yediği için bu eksiklikleri sezon içerisinde kapatabilecek güçten de mahrum kaldı.

Bugün Fenerbahçe'nin bir önceki sezona göre daha dar bir kadrosu, daha fazla transfer ihtiyacı var. Fenerbahçe'nin orta sahası çok yumuşak, orta sahanın göbeğindeki ikilide Emre'nin agresif ve bireysel çabaları dışında oyuna iki yönlü katkı çok düşük. Yani oyunun temeli, orta sahanın göbeği boş.

Sol kanat geçen sezon da bir problem alanıydı. Bu sezon Stoch'un bireysel çabasını ve yeteneğiyle yarattığı alanları saymazsak hiçbir verime sahip değil. Andre Santos'un oyunun defansif yönüne katkısı azdı ancak çok yetenekli, ayağını iyi kontrol edebilen bir oyuncu olduğu için sonuca etkisi güçlüydü. Ziegler'in hücuma katkısı Andre Santos'un yarısı kadar bile değil. Defansın yönündeki katkısı da herkesin malumü.

Geçen sezonun en dinamik, en güçlü ikilisi Gökhan Gönül, Mehmet Topuz ikilisiydi. Oyunun her iki yönünde de çok büyük katkısı olan bu ikili Fenerbahçe'nin kanat organizasyonlarının temeli olarak gözüküyordu. Üstelik bu ikilinin sağ kanattan yaptığı bindirmeler rakibin dengesini de bozuyor, onların topa sahip olma ve kullanma becerilerini aksatıyor ve oyuna katkılarını düşürüyordu. Bu sezon ise bu ikili geçen sezonun yarısı kadar bile oyuna katkı sağlamıyor.

Üstelik takıma en büyük güven veren, hücuma çıkmalarına ve rahatça topla oynamalarına sebep olan yer, defansın göbeği de artık boş. Eskiden takım arkada Lugano ve Yobo'nun olduğunu bilerek biraz daha ileri hareket edebiliyordu, bu sezon ise defansın göbeği aynı güveni vermiyor. Herkes diyor ki 2-0'dan sonra takım neden geri çekildi? Çok basit, çünkü ileri giderlerse arkada ne olacağını, Galatasaray'ın hızlı oyuncularının orada neler yapabileceğini hepsi düşünüyor.

Ayrıca, ileri uçtaki oyuncuların da karşı takıma rahat top kullandırması orta sahaya daha fazla baskı yaratıyor. Orta saha sürekli mücadele ettiği için, zaten kapasitesi belli oyuncular da gittikçe oyundan düşüyor, oyundan düştükçe onlar da geriye doğru çekiliyor ve takımın elinde kontra atak silahları da olmadığından genel olarak takım baskı yiyor.

Bütün bunlara,

3 Temmuz operasyonunu, takımın yöneticilerinin tutuklu olmasını, finansal girdilerin düşmesini, her maçtan önce ortaya çıkan bir takım olayları, Fenerbahçe maçlarından önce ilan edilen yeni kuralları, iddianameleri, "şok edici" gelişmeleri, korkunç medya (qtm) baskısını ve bütün bunların yarattığı psikolojiyi ekleyin,

Aykut Hoca bütün bunlarla mücadele ederek takımı bu seviyede tuttu. Bugün Fenerbahçe ikinciyse, bu başarının altında Aykut Hoca'nın liderliğinin imzası var.

Hayal dünyasından çıkmamız lazım. Fenerbahçe çok dar bir kadroyla bugün ligin zirvesinde yer alıyor. Bu kadro esasında şampiyonluk için yeterli değil ancak yine 3 Temmuz sürecinde taraftarın yarattığı hava, bir direniş öyküsünün parçası olmak gibi pozitif motivasyon unsurlarıyla takım bir mücadele ve karakter gösterdi.

Sezon boyunca Fenerbahçe bu kadrodan çok üst düzeyde yararlandı. Kaybettiğimiz maçlar, özellikle deplasman maçları, bu psikolojinin uzağında olunan maçlar olduğu için zaten kaybedildi.

Şimdi soruyorum, hangi vicdanı olan insan evladı, şu resme bakıp Aykut Hoca İstifa diyebilir?

Kardeşim ne yaptı Aykut Hoca? Efendim Stoch'u çıkartıp Selçuk'u oyuna sokmuş. Evet? Çünkü Stoch bütün maç yürüdü, oyuna katkısı sıfırdı. Futbol tek başına oynanmıyor ki? Bir de rakip var. Melo, Selçuk İnan, Engin Baytar'lı Galatasaray orta sahası Fenerbahçe'nin orta sahasını sürklase etti. Orta saha direncini arttırmak için o bölgeye Selçuk'u soktu, orta saha göbeğini üçledi, Sow'u da sol kanada çekti. Ancak Alex ileride tek başına ve sırtı kaleye dönük oynadığında verimli bir oyuncu değil. O yüzden de Alex'i çıkarmak zorunda kaldı. Diyorlar ki neden Bienvenu'yu oyuna soktu? Kusura bakmayın ama kulübede Drogba vardı da Aykut Hoca illa Bienvenu'yu oynatacağım mı dedi? Öyle böyle bu adam sırtı kaleye dönük oynamış, oynayabilmiş, bu konuda deneyimi olan bir adam. Sow ile yerlerini değiştirerek de oynatabilirsiniz. Eldeki malzeme bu. Dia da oyuna sonradan girdi, ancak Dia'dan iki sezondur Fenerbahçe hiçbir verim alamıyor. Adam çok süratlı, hızlı bir oyuncu ama top kontrolü zayıf, pas yeteneği zayıf, son vuruş zayıf. Futbol da sadece haldır haldır depar atarak oynanan bir oyun değil. Öyle olaydı sprinter transfer ederdik, futbolcu değil.

Şimdi bir tane maçta takım beklenen galibiyeti alamadı diye bu kadar öfkelenmeye hazır insanlar varsa, onlar da 3 Temmuz'dan, bu sezon yaşananlardan hiçbir şey anlamamış demektir. Karşımızdaki manzarayı doğru düzgün tahlil etmeye ihtiyacımız var.

1- Bu kadro geçen sezonun kadrosundan zayıf. Hatta bu kadro 2006-2007 sezonu kadrosundan bile zayıf.

2- Bu kadro çok yoğun ve dramatik bir süreçten geçti, psikolojik olarak da desteğe ihtiyacı var.

3- Hayal kurmanın alemi yok, bu kadronun limiti de belli. Bu şampiyon olamayız demek değil, futbolda her şey var, ancak normal şartlar altında bu kadronun şampiyonluğa sahip olması yakın ihtimal değildir.

Fenerbahçe'nin bu sezon maçları stadda oynanmıyor, bu sezon stad dışında kazanacağız, ondan sonraki her sezon da stadın içinde. Gerçek şampiyonluk, gerçek mücadele bizi orada bekliyor. 3 Temmuz 2012 günü tutsak kalan Fenerbahçe yönetimi dışarıda olursa, Fenerbahçe'nin büyük yürüyüşü hiç olmadığı kadar güçlü devam edecek ve Türkiye tarihinde kimsenin görmediği, erişemeyeceği bir şampiyonluğa imzamızı atmış olacağız. Bu amaca ve bu amaç için çalışan herkese destek olmak da, bu haksızlığı gören ve insani bir tutum almak isteyen herkesin boynunun borcu..

Hiç yorum yok: